2025 yılı, Fed’in faiz indirim döngüsünün yavaşladığı, doların güç kazandığı ve uzun vadeli ABD devlet tahvili faizlerinin yükseldiği zorlu bir makroekonomik ortamda başladı. İş Yatırım tarafından yayımlanan analizde, bu küresel gelişmelerin gelişmekte olan ülke piyasalarını baskılayabileceği ifade edilse de, Türkiye'nin doğru politikalarla pozitif ayrışabileceği vurgulandı.
Küresel Dinamikler ve Türkiye'nin Başlangıcı
Aralık ayında ABD’den gelen güçlü tarım dışı istihdam verisinin ardından piyasalarda yaşanan kayıpların, ılımlı enflasyon verisiyle toparlandığına dikkat çeken İş Yatırım, geçmiş verilere bakıldığında doların güçlendiği ve tahvil faizlerinin yükseldiği dönemlerin gelişmekte olan ülkeler için zorlu geçtiğini belirtti. Ancak doğru politikaların uygulanmasıyla bazı ülkelerin bu zorlu süreçlerden pozitif ayrışabileceği ifade edildi.
Türkiye özelinde, 2025 yılına güçlü bir başlangıç yapıldığına vurgu yapılarak, asgari ücrete yapılan artışın geçmiş enflasyonun altında tutulmasının, enflasyon dinamiklerindeki iyileşmenin ve kademeli faiz indirim sinyallerinin yabancı yatırımcı güvenini artırdığı belirtildi. Ocak ayında Türkiye ile uluslararası yatırımcılar arasında yapılacak toplantılara yüksek katılım beklendiği açıklandı.
Hisse Senedi Piyasasında Yabancı İlgisi
2025 yılında, düşük baz etkisiyle birlikte hisse senedi piyasasında yabancı yatırımcıların net alım tarafında olabileceğini öngören İş Yatırım, özellikle iskontolu blok satışlar ve büyük şirketlerin halka arzlarının yabancı ilgisi çekebileceğini belirtti. Türkiye'nin doğru makro politikalar uygulayarak, 2024 yılının ilk yarısında olduğu gibi, gelişmekte olan ülkelerden pozitif ayrışabileceği ifade edildi.
Bankacılık ve Gayrimenkul Sektörleri Öne Çıkıyor
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) faiz indirim döngüsünün 2025 yılında da yatırım temalarının merkezinde olacağını belirten raporda, bankacılık sektörünün bu süreçten olumlu etkileneceği belirtildi. Faiz indirimlerinin yanı sıra, kredi büyümesindeki kısıtlamaların kademeli olarak kalkmasının ve risk primindeki olası düşüşlerin bankacılık sektörünü destekleyeceği ifade edildi.
Faize duyarlı diğer bir sektör olarak öne çıkan gayrimenkul yatırım ortaklıklarının (GYO) ise konut piyasasındaki canlanmayla birlikte 2025 yılında yatırımcıların radarında olacağı belirtildi. Birikmiş talebin etkisi, enflasyonun gerilemesi ve temettü dağıtma zorunluluğunun GYO’ların cazibesini artıracağı kaydedildi.
Savunma, Çimento ve Enerji Sektörleri Özelinde Beklentiler
İş Yatırım, savunma sanayii, çimento ve enerji sektörlerinin 2025 yılı için olumlu ayrışan sektörler arasında yer alacağını belirtti. Savunma sanayiinde Türkiye'nin yüksek harcama trendini sürdüreceği ve ihracat pazarlarındaki büyümenin etkili olacağı ifade edildi. Çimento sektöründe ise deprem sonrası yeniden inşa çalışmaları ve Suriye ile Ukrayna’da oluşabilecek yeni talep beklentilerinin hacmi artırabileceği vurgulandı.
Enerji sektöründe, yenilenebilir enerji yatırımlarındaki kapasite artışlarının ve elektrik fiyatlarında baz etkisinin, yıllık bazda karlılığı artıracağı öngörüldü. Ayrıca, kurdaki sınırlı artışın ve enerji fiyatlarındaki değişimlerin, sektör marjlarını olumlu etkileyebileceği belirtildi.
Hizmet ve Sanayi Sektörleri
Hizmet sektöründe, özellikle telekomünikasyon ve havacılık şirketlerinin karlılık ivmesini koruması beklenirken, gıda perakendesinde enflasyonun düşmesi ve sınırlı asgari ücret artışlarının nominal büyüme rakamlarını baskılayabileceği açıklandı. Sanayi şirketlerinde ise 2025 yılında talep koşullarındaki toparlanmanın sınırlı kalacağı, ancak savunma, çimento ve enerji gibi sektörlerin pozitif ayrışabileceği belirtildi.
Sonuç
İş Yatırım, 2025 yılında Türkiye’nin doğru politikalarla gelişmekte olan ülkelerden pozitif ayrışabileceğini, bankacılık, GYO, savunma, çimento ve enerji sektörlerinin yatırımcılar için öne çıkacağını ifade etti. Düşük baz etkisinin ve küresel gelişmelerin etkisiyle, yabancı yatırımcı ilgisinin yüksek olduğu bir yıl beklentisi öne çıktı.