ABD Başkanı Donald Trump’ın uygulamaya koyduğu yeni gümrük tarifeleri küresel ticaret dengelerini sarsarken, bu politikaların ABD ekonomisini de resesyona sürükleme riski tartışılıyor. Çin ile süregelen ticaret gerilimi büyürken, Türkiye'nin bu süreçten sınırlı da olsa olumsuz etkilenmesi kaçınılmaz görünüyor.
Bloomberg ekonomistinden çarpıcı analiz
Bloomberg Türkiye ve İsveç Ekonomisti Selva Bahar Baziki'nin analizine göre, ticaret savaşlarının Türkiye ekonomisine etkisi sınırlı da olsa büyümeyi yüzde 0,3 oranında yavaşlatabilir. Analizde, yaşanacak ekonomik zorlukların ağırlıklı olarak iç dinamiklerden kaynaklanacağı ve bu durumun Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) üzerindeki baskıyı artıracağı ifade ediliyor. Büyümeyi destekleyici adımların devam edeceği belirtilirken, enflasyonla mücadelenin de hız kesmeden süreceği vurgulanıyor.
ABD'nin Türk ürünlerine yönelik uygulayabileceği tarifelerin yüzde 10 seviyesine çıkarılacağı beklentisi, bazı sektörlerde ihracat baskısını artırabilir. Ancak Türkiye'nin yeni pazarlara yönelmesi ve üretim kapasitesini artırması durumunda, Çin’in ABD pazarındaki kaybından doğabilecek fırsatları değerlendirebileceği belirtiliyor.
Ucuz kredilerle destek gündemde
Baziki’nin değerlendirmesine göre, Türkiye’nin maliye politikalarının önümüzdeki dönemde daha aktif bir şekilde devreye girmesi ve özellikle tarifelerden olumsuz etkilenen sektörlere yönelik ucuz kredi desteklerinin sağlanması gündemde. Bu sayede istihdamda artış ve bazı sektörlerde kısmi toparlanma sağlanabilir.
Bloomberg’in büyüme projeksiyonlarına göre, Türkiye ekonomisinin 2025 yılında yüzde 3,3, 2026’da ise yüzde 3,6 oranında büyümesi öngörülüyor. Öte yandan, enflasyonun bu yılın ikinci yarısında daha yavaş bir düşüş seyri izlemesi ve yıl sonunda yüzde 28'e, 2026 itibarıyla yüzde 17 seviyesine gerilemesi bekleniyor.
İmamoğlu’nun tutuklanması sonrası para politikasında yeni dönem
Analizde, Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından Türkiye’de yaşanan ekonomik türbülansın TCMB politikaları üzerindeki etkisine de değiniliyor. Bu süreçte faiz artışına gidildiği belirtilirken, yılın ilerleyen aylarında bu hamlelerin siyasi ve ekonomik tartışmalara konu olabileceği ifade ediliyor.
TCMB’nin yıl sonuna kadar politika faizini yüzde 30’a çıkaracağı, 2026 sonunda ise bu oranın yüzde 19 seviyesine gerileyeceği tahmin ediliyor. Ancak döviz talebinin artması ve Türk Lirası üzerindeki değer kaybı baskısının devam etmesi, Merkez Bankası’nı daha sıkı finansal koşullar uygulamaya yöneltebilir.
Yatırımcıların döviz cinsi varlıklara yönelmesiyle birlikte TCMB rezervlerinde yeni baskıların oluşması, faiz indirimine geçişin daha uzun vadeye yayılmasına neden olabilir.